2. İMÂM-I RABBÂNÎ "KUDDİSE SİRRUH" HAZRETLERİNİN MÜBÂREK BABA VE DEDELERİ
Ahmed Sa’îd Fârûkînin “kuddise sirruh” oğlu Muhammed Mazherin “kuddise sirruh” (Menâkıb ve Makâmât-i Ahmediyye-i Saîdiyye) kitâbından terceme edilmişdir:
Âriflerin kutbu, hakîkat sâhiblerinin rehberi, Evliyâ-i kirâmın kıdvesi, Allahü teâlânın sevgilisi, ikinci binin yenileyici ve nûrlandırıcısı, Allahü teâlâya yaklaşanların kalblerinin kıblesi, silsile-i zehebin eşsiz halkası, Ahmed-i Fârûkî Serhendînin “kuddise sirruh” babası Abdülehaddir. Onun babası Zeynel’âbidîn, onun babası Abdülhayy, onun babası Muhammed, onun babası Habîbullah, onun babası imâm-ı Refî’uddîn, onun babası hâce Nûr, onun babası Nasîreddîn, onun babası Süleymân, onun babası Yûsüf, onun babası Şu’âyb, onun babası Ahmed, onun babası Yûsüf, onun babası Şihâbüddîn (Ferrûh Şâh ismi ile meşhûrdur), onun babası Nasîreddîn, onun babası Mahmûd, onun babası Süleymân, onun babası Mes’ûd, onun babası Abdüllah vâ’ız-i esgar, onun babası Abdüllah vâ’iz-i ekber, onun babası Nâsır, onun babası Abdüllah ibni Ömer, onun da babası hazret-i Ömer-ül-Fârûkdur “radıyallahü anhüm ecma’în”.
İmâm-ı Rabbânînin “kuddise sirruh” baba ve dedelerinin hepsi ilm ve ihlâs sâhibi olup, zemânlarının meşâyıhından, ekâbirinden idi. Hepsi çok muhterem ve Evliyâ-i kirâmdan idi.Hepsi zemânlarının büyük âlimi, sâlih, fâdıl kimseleri idi.
İMÂM-I REFÎ'ÜDDÎN "rahmetullahi teâlâ aleyh":
Mahdûm-ı cihâniyân seyyid Celâlüddîn-i Buhârî Buhârâdan Hindistâna gelirken, dâmâdı ve halîfesi olan imâm-ı Refî'üddîni berâber getirdi. İmâm-ı Refî'üddîn, imâm-ı Rabbânînin altıncı ceddidir. Delhî sultânı Firûz Şâhın emri ile, ormanlık olan Serhendi şehr hâline koydu. Şehr hâricindeki türbededir. İmâm-ı Rabbânînin valîdesi de burada medfûndur).
ŞİHÂBÜDDÎN ALÎ FERRÛH ŞÂH "rahmetullahi teâlâ aleyh":
Hâce Muhammed Fadlullah (Umde-tül-makâmât) adındaki fârisî kitâbın, 99.cu sahîfesinde diyor ki, (İmâm-ı Rabbânînin dedesi Şihâbüddîn Alî Ferrûh Şâh, Gaznevî sultânlarının Kâbil vâlîsi idi. Gaznevî hükûmeti yıkılınca, Kâbilde hükûmet reisi oldu. Birkaç sene sonra, hükûmeti terk ederek, tesavvufda çalışarak büyük velî oldu. Kâbil civârında medfûndur.
ABDÜLEHAD "rahmetullahi teâlâ aleyh"
İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî hazretlerinin babası Abdülehad "rahmetullahi aleyh" evliyânın büyüklerindendir. İsmi, Abdülehad bin Zeynelâbidîn'dir. Hazret-i Ömerin soyundandır. 927 (m. 1520) senesinde doğdu. 1007 (m. 1598) senesinde seksen yaşında iken, Hindistan'ın Serhend şehrinde vefât etdi. Kabri Serhend şehri dışında, kuzey taraftadır. Yedi oğlu vardı. İmâm-ı Rabbânî hazretleri dördüncü oğludur.
Tahsilini temâmladıktan sonra, hocası Abdülkuddûsün işâreti üzerine, şeyh Rükneddînin yanına gitdi. O da babası Abdülkuddûs'ün işâretine uyarak, Abdülehad'e büyük bir alâka gösterip tasavvufda yetiştirdi. Kâdiriyye ve Çeştîyye yollarından icâzet ve hilâfet verdi.
Abdülehad hazretleri zâhirî ve bâtınî ilimleri elde etmek için birçok beldeleri gezdi. Bir memleketde fazla kalmaz, başka yere giderdi. Böylece pek çok şehr ve beldelerde bulunmuşdu. Hindistânın meşhûr kasabalarından Skenderede ilm yaymak için bir müddet kaldı. Yüzünde nûr, alnında ma'rifet eserleri parlıyordu. Birgün, Skendere'nin asil bir âilesine mensûb sâliha bir hanım, firâsetiyle Abdülehadın kemâl mertebede mubârek bir kimse olduğunu anlayıp, ona haber göndererek: "Kendi kucağımda terbiye edip, büyüttüğüm bir kız kardeşim vardır. İffet ve ismet cevheridir, isterim ki size nikâh eyleyeyim. Ümid ederim ki bu ricâmı kabûl edersiniz" ricâsında bulundu. Abdülehad önce, kabûl edip evet diyemedi, özr diledi. Sonra Allahü teâlâya düâ edip, bu husûsda hayırlı olan şeyi nasîb etmesini istedi. Sonra o kızla evlenmeyi kabûl etdi ve onunla nikâhlandı. Bundan sonra bir müddet Skendere'de kaldı. Hâlis niyyetle, Allah rızâsı için yapılan bu evlilikden İmâm-ı Rabbânî gibi büyük bir zât dünyâya geldi.
Abdülehad'ın yedi oğlu vardı. İmâm-ı Rabbânî "kuddise sirruh" dördüncü oğludur. En büyük oğlu Şeyh Şâh Muhammed'i, kendisi yetişdirip tasavvufda yükseltmişdir. İmâm-ı Rabbânî "kuddise sirruh", bu kardeşi için babasının şöyle dediğini nakl eder "Babam birçok def'â buyurdu ki: "Şâh Muhammed, sözde ve hâlde olgun bir talebedir." Bu oğlu kendisi hayatda iken vefât etdi. İmâm-ı Rabbânî "kuddise sirruh" şöyle anlatmışdır: "Bu kardeşim vefât ederken baş ucunda idim. Âniden tebessüm etdi. Sebebini sordum: "Hakîkât-ı Muhammedî "sallallahü aleyhi vesellem" bana zâhir oldu, göründü, onu seyr ediyorum" dedi.
Abdülehad'ın bir oğlu da Şeyh Muhammed Mes'ûd'dur. Hâce Bâki-billah hazretlerinden feyz almış, bereketli nazar ve teveccühleri ile tasavvufda hâllere ve keşflere kavuşmuşdur. Diğer oğullarından, Şeyh Gulâm Muhammed ve Şeyh Mevdûd'a, kardeşleri İmâm-ı Rabbânî hazretleri tarafından birçok mektûb yazılmış olup, bu mektûblar İmâm-ı Rabbânî'nin (kuddise sirruh" mektûbâtında vardır. Kardeşi Meyân Şeyh Mevdûd'a yazdığı bir mektûbun sonunda şöyle buyurmuşdur: "Ey kardeşim! Dünyânın vefâsızlığı dillerde dolaşmaktadır. Dünyâya düşkün olanların alçaklıkları, cimrilikleri herkesçe bilinmektedir. Kıymetli ömrünü böyle fâidesiz, yalancı için elden kaçırana yazıklar olsun! Haberciye ancak haber vermek düşer. Vesselâm"